
Ne
çok acı bitiktiriyoruz.. Hep acı mı biriktiriyoruz? Acılar mı büyütüyor
bizi, acılar mı dolduruyor böyle içimizi, acılar mı değiştiriyor bir
zamanlarki her şeyimizi?
Ne çok acı biriktiriyoruz...
Her
dolabın içinde, her sandığın bohçasında, her çekmecede, her defterin
birçok satırında, yatak çarşaflarının yamalarında... Ne çok acı
biriktiriyoruz biz..
Oysa gülen gözlerimiz vardı, derlerdi “ne çok yakışıyor size tebessüm."
Koşarak inerdik merdivenleri, müzik ruhumuzun gıdasıydı, satın
aldığımız her kitabı bir solukta bitirecek bol zamanla çevriliydik;
sinemalara gider, tiyatro üzerine alkış tutardık... Biz en mutlu
olduğumuz zamanlarda bile tebessüm arasına gözyaşı koymayı bir huy
edinmiştik. Severdik, sevilirdik bir de... şimdilerde sadece
telâşlarımız var hayat üzerine. Hayat şimdilerde telâş üstüne telaş.. Bu
telaş ile ne kadar yürüyebilirim, ne kadar toplayabilirim
güzellikleri?.. Ben acının hangi asrında, hangi sarayının ahşap
korkuluğunda, hangi duvarının çatlağında, hangi “bulunmaz” denen
kumaşının renginde..
Kendime tutunma vaktindeyim.. / Şiraze